Video reklamların ne kadar önemli olduğunu, çağımızın artık video iletişim çağı olduğunu şu yazımızda, şu yazımızda, şu yazımızda ve daha pek çok yazımızda kaleme aldık.
Bu yazıyı onlardan ayıran ana unsur ise deneyim. Bugüne dek daha kuramsal bilgilerin, sosyal analizlerin çerçevesinde anlattığımız “video reklam” olgusunu dünyadan çok etkileyici bir örnekle blogumuzda ağırlayalım istedik.
Sevdiğin işi yapmak ve bunu tüm yaşamına yansıtmak… İşte bütün mesele bu.
Her şey Eugene Romanovsky‘ın 1996 Suzuki Vitara’sını satmak istemesiyle başlıyor. Bir görsel efekt sanatçısı olan Romanosky, ikinci el araba ilanı vermek yerine, aracı için en seçkin reklamı yaratmayı aklına koyuyor.
Sonra ne mi oluyor?
Yaratıcı sanatçı, 1996 model Suziki Vitara‘nın yapabileceği ve yapamayacağı her şeyi gösteren epik 2 dakikalık bir video reklam hazırlıyor. Video reklamın en hit platformu olan Youtube‘a bu efsane reklamı yükledikten sonra kısa bir süre içinde video, 5 milyondan fazla görüntülenme alıyor.
Görsel Efekt Sanatçısının Arabası İçin Hazırladığı Video Reklam
Sualtında gezen, uzayı ziyaret eden, hatta dinozorların etrafında turlayan ve Mad Max: Fury Road filminde yer alan araba, sahibin ellerinde birden efsane bir karaktere dönüşüyor. Video reklamı #BuyMyVitara hashtagi ile kampanyalaştıran dijital efekt sanatçısı, işinin her parçasını çağın bir gerekliliği olarak başarıyla kullanıyor.
Şu ayrımı iyi kavramak gerekiyor: Unutulmazlar arasında yerini alacak araba reklamını, büyük bir marka yapmıyor. Yalnızca dijital sektöre emek veren bir sanatçı bu fikirle yola çıkıyor. Bu da demek oluyor ki dijital dünyada dev markalar ya da bireysel çabalar, her biri eşit. Olay eldeki unsurları iyi değerlendirmekte. Dijital hamleleriniz bir anda insanları eyleme geçirecek bir harekete dönüşebilir. Yeter ki iş doğru stratejiyi izlemeye kalsın.
Elbette bu reklamın ardından 96 model Suzuki Vitara‘ya talep yağıyor ve 2 milyon kişi aracı almak için yoğun bir ilgi gösteriyor.
Patlamış mısırlarınız hazırsa sizi, film tadındaki başarılı reklam filmi ile baş başa bırakalım. Ve dijital yaratıcılığı bir kez daha kutlayalım.