E-Bülten listemize abone olun.

ABONE OL
0
Son On Yılın En İnovatif Şirketlerinden Neler Öğrendik?

Son On Yılın En İnovatif Şirketlerinden Neler Öğrendik?

Facebook, Twitter’ı nasıl alt etti? Netflix, HBO ve Amazon’un sırrı ne? Taco Bell’den Red Bull’a, aslında neden her büyük şirket aynı zamanda bir medya kuruluşudur? Son 10 yılın en inovatif şirketlerinden alınacak dersleri sıraladık.

Denetim, vergi ve danışmanlık hizmetleri sunan KPMG’nin ‘Küresel İnovasyon Merkezleri’ araştırmasının 2017 sayısına göre “İnovasyonda lider şirket hangisidir?” sorusunun yanıtı, Google olmuştu. Google’ı sırasıyla Apple ve Microsoft izlerken IBM dördüncü, Amazon ile Tesla Motors beşinci sırada yer almıştı.

PriceWaterhouseCoopers’ın (PwC) en fazla inovasyon yapan şirketlerin hesaplarına bakarak çıkarttığı listeye göre ise dünyanın bir numarası Amazon. Perakende devi, 2016’da inovasyona 12.5 milyar dolar harcarken 2017’de bu miktarı 16.1 milyar dolara çıkartmış. PwC’ye göre ikinci sırada 14 milyar dolar ile Alphabet (Google), 13 milyar dolar ile üçüncü sırada Intel yer alıyor.

Silikon Vadisi’nin Egemenliği 

Görüldüğü üzere Google, Apple, Facebook ve Tesla gibi Silikon Vadisi’nden çıkan şirketlerin küresel inovasyon ekosistemindeki etkisi tam gaz devam ediyor. Sosyal medya alışkanlıkları hızla değişiyor ama Facebook, yenilikçi kimliğiyle öne çıkıyor; hatta Twitter’ı solluyor. ABD haricinde Güney Koreli Samsung ve Çinli Huawei de inovasyon denince ilk akla gelen şirketlerin başında.

Ayrıca teknoloji devleri dışında son on yılın en inovatif şirketleri sıralamasına bileklerinin hakkıyla giren Netflix, HBO, Taco Bell Ve Red Bull’dan söz etmeden olmaz. Peki başarılarının sırrı ne?

Geleneksel medyadan farklı olarak kendi medya platformlarını oluşturuyorlar. Sosyal medyada da etkinler, dijital anlamda içerik açısından da güçlüler. Zaten sponsorluk anlaşmaları da markayı başka bir yere taşıyor. Red Bull bu anlamda bir medya kuruluşu gibi çalışıyor ve karşılığını da çok iyi alıyor. Taco Bell ise neredeyse birkaç hafta arayla mönüye yeni ürünler ekliyor ve bu yeni lezzetlerin beğenilip beğenilmediği ölçülüyor. Eğer tutulursa, mönüye ekleniyor. Aslında ürünün kendisi bir pazarlama taktiği; pazarlama da ürüne hizmet ediyor.

Red Bull ve Taco Bell örneğinden yola çıkarak BuzzFeed’den de söz etmek gerek… Markalar adına kendi reklam formatını ve içeriğini oluşturuyor, direkt müşteriyi hedefliyor ve öyle bir ‘data’ ile süslüyor ki reklam ajansları da bunu göz ardı edemiyor. Geleneksel reklam ajanslarını da zorlayan bir durum…

Yeniliğin, Teknolojinin Vazgeçilmez Bir Parçası Olduğunu Bilmek

Apple ve Google (ya da Alphabet), son on yılın inovasyon denilince ilk akla gelen iki ‘marka’sı. Google, en iyi olmanın yanında en çok kullanılan arama motoru. Üstelik sadece bir arama motoru da değil; harita, depolama, mail, hava durumu, video gibi alanlarda da hizmet veriyor. Üstelik o kadar sade ki internetle pek haşır neşir olmayan bir kuşağın bile rahatlıkla kullanabildiği bir arama motoru. Google’ın, yapay zeka (AI) sistemlerini oluşturmakta yardımcı olması için ürettiği yapay zekası AutoML ise mayıs ayında duyurulmuştu. Bu proje, diğer yapay zekaları yaratmalarına yardımcı olmak için tasarlanan bir yapay zeka üzerine odaklanıyor. AutoML’in yapay zeka üretmede ‘insan’dan daha başarılı bir hale gelmesi, Google’ın inovasyona verdiği önemin de bir kanıtı…

Apple ise yeniliğin teknolojinin vazgeçilmez bir parçası olduğunu çok iyi biliyor!

2007 yılında ilk iPhone’u gördük, 2008’de ise App Store’u… 2012’de ise Google Play geldi. App Store, IOS işlem sistemine dayalı, iPhone’da çalıştırılabilecek uygulama programlarını geliştiren start-upların, Google Store ise Android tabanlı uygulama programları geliştiren start-up’ların önünü açtı. Böylece inovasyon sürecinin niteliği de değişti. Start-up’lara mentorluk yaptı, onlarla çalıştı. Günümüzde de start-up’lar arası bir yarış var, geleneksel şirketler de onların peşinde.

Online perakende sitelerinin şahı Amazon, kitap satışının yanında ürün gamını DVD, CD, bilgisayar oyunu, aksesuar ve elektronik eşya gibi segmentlerde de genişletti. E-pazaryeri stratejisini akıllı bir biçimde uyguluyor, kendi ürünlerini satmak isteyen şirketlere veya şahıslara komisyon karşılığında Amazon.com’da yer veriyor. Multimedya ve cloud bazlı içerikleri müşterilerine sunuyor, onlara  koleksiyon yapma imkanı sağlıyor. Kendi yarattığı ürünlerle bu içerikleri senkronize ediyor ve hem yeni ürünlerle hem de içeriklerle karını katlıyor.

Online Video Yayıncılığında Rekabet 

Online video yayıncılığı söz konusu olduğunda ise rakipler çok güçlü: Amazon, HBO, Facebook, Disney, Netflix, Apple… Netflix, piyasadaki hakimiyetini sağlamlaştırmak adına yeni içerik üretmek için 16 milyar dolar fon ayırdığını duyurmuştu geçen aylarda… Netflix’in 100 milyon abonesi, önümüzdeki birkaç yıl boyunca tamamen Netflix’e özel çok daha fazla sayıda orijinal dizi ve film izleyebilecek. Dünyanın yeni global TV kanalı olma iddiasındaki Netflix’e karşılık Amazon’un ise rekabete 4 buçuk milyar dolar harcayacağı da biliniyor! Netflix’te önümüzdeki yıl pek çok yeni şov ve dizi var. Disney de kendi streaming servisini 2019’da başlatacak ve tabii ki kendi dizilerini, filmlerini Netflix’ten çekecek. Bu akıl almaz rekabetin izleyicilere yarayacağı da başka bir gerçek…

Yok mu Facebook’u Yenecek! 

Facebook, yıllar geçse de, rakipler gün geçtikçe artsa da dünyada en çok kullanılan sosyal ağ platformu. Sürekli yeni özellikler üzerine çalışan bir ‘marka’… Örneğin, geçen günlerde iki yeni özelliğini daha test etmeye başladı. Kişiden kişiye para göndermeye izin verecek olan ‘kırmızı zarf’ ile yayıncılara özel ‘son dakika haberi’ etiketi… Bir fotoğrafınızla üç boyutlu avatar oluşturabilen yapay zeka yazılımı üzerine de çalışmalarına devam ediyor. Yarıştan asla geri kalmıyor. Özellikle ABD’deki seçimler üzerindeki etkisinden kan bağışına, her yerde Facebook konuşuluyor.

Twitter aleminde işler neden yolunda gitmiyor? Twitter’in bir süredir büyüme sorunları yaşadığı ortada. Yeni kullanıcıları kendine çekemiyor, aktif kullanıcı sayısında ciddi düşüşler yaşanıyor, üstelik platform üzerinde gerçekleşen taciz ve trolleme gibi olaylar nedeniyle de kan kaybediyor. Yalnızca Facebook ile değil, Instagram ve Snapcat ile de baş edemiyor. Kötü bir haber daha: Twitter’da en büyük dördüncü hisse sahibi olan Kingdom Holding hissedarı El-Velid bin Talal, Suudi Arabistan’daki ‘Yolsuzluk soruşturmaları’ kapsamında tutuklandı. Bu durum, Twitter’ın borsada yüzde 2.26 oranında değer kaybı yaşamasına neden oldu.

Twitter’da hiç mi iyi şeyler olmuyor? Aktif kullanıcı sayısını artırmak ve mevcut kullanıcılarını kaybetmemek için siteyi geliştirmese de  kullanıcılara ‘karakter’ hediye ediyor! 20 karakter ile sınırlı olan Twitter isimleri, yeni bir güncelleme ile 50 karaktere çıkarıldı. Twitter, kısa zaman önce tweetlerdeki maksimum karakter sayısını 140’dan 280’e çıkartarak kullanıcılarının fikirlerini daha özgür bir şekilde dile getirmesine imkan sağlamıştı. Yalnız eleştiriler de yok değil; Harry Potter’ın yazarı J.K. Rowling, Twitter’ın tweetlerdeki karakter sınırını 280’e çıkarması ile ilgili olarak paylaştığı bir yazıda Twitter’ın tüm anlamını yitirdiğini, artık kullanıcıların daha fazla karaktere ulaşabildikleri için yaratıcılıktan uzaklaşacaklarını söyledi. Acaba öyle mi olacak?

Dev şirketlerin ve dev şirket olma yolunda ilerleyen start-up’ların yeniliklerini, hatalarını ve başarılarını, küresel inovasyon ekosistemindeki etkinliğini mercek altına almaya devam edeceğiz.

Kaynak: http://www.blogteb.com/son-on-yilin-en-inovatif-sirketlerinden-neler-ogrendik/

0

Yorumlar